En basit sistem açıklaması bir girdi ile bunun belirli bir işleme tabi tutulmasıyla ortaya çıkan ürün ve tüm bu süreci kapsayan unsurlardır. Eski dünyada yönetim sistemleri ise kralın kafasında oluşur ve buyrukları ile hayat bulmaya çalışırdı. Kontrol, sevk ve idare fonksiyonlarının artan nüfus ve genişleyen imparatorluklar (Roma gibi) karşısında birden fazla kişinin sorumluluk aldığı sistem yaklaşımına dönüşmüştür. Ancak, gelişen çağda insan ihtiyaçları, ilişkileri ve beklentileri o kadar çeşitlenip karmaşıklaşmıştır ki devlet kavramı ağırlık kazanmış ve hayatın hemen hemen tüm alanlarını etkileyen yasalar yoluyla yönetilen devletler çoğalmıştır. Devlet yönetim sistemleri arasındaki tartışmalar sürüp gitmektedir. Çoğu sistem ülkenin kültür ve eğitim durumuna göre farklı sonuçlar verebilmektedir ve ideal bir model yoktur.
Burada dikkat edilmesi gereken kritik nokta bence girdi karşısında elde ettiğimiz çıktının nasıl olduğunu değerlendirmek olmalıdır. Basit düşününce elde edilen çıktı tatmin edici mi, kaliteli ürün sağlıyor mu, gelecek vaat ediyor mu, verimli mi, gelişim sağlıyor mu, çağın ihtiyaçlarına cevap veriyor mu, insan hayatına katkı yapıyor mu? Konuları akademik ve teknik çalışmaların içerisinde kafamızı daha da karıştırarak bakarsak yalın ve temiz yorum yapamaz, kararsızlıklar yaşarız. Dolayısıyla sistemlerin üçüncü tekil bir olgu olmadığı, bizim kendimiz için yarattığımız süreçler olduğunu kavrayarak hareket etmeli ve buna göre yorum yapmalıyız.
Ama, hepsinden de önemlisi yönetim sistemleri nasıl olursa olsun onları verimli, düzgün, kaliteli, adaletli ve sonuç alıcı çalıştıracak olanların yine bizler olduğunu unutmamalıyız. Çok iyi tasarlanmış bir sistem ehil olmayanların elinde körelebilir veya pek de gelişmiş olmayan bir sistem ehil insanların elinde beklenenden çok daha iyi sonuçlar ortaya çıkarabilir.
Dolayısıyla özetle söylemek gerekirse önce sistemlere değil kendimize bakalım.
Dr. Bilinç Dolmacı
Comentários