Tatmin duygusu çok karmaşık ve farklı şekillerde kendini ifade eden bir his olarak içimize yansır. Esasında bizlerin de bunun nasıl oluştuğu hakkında bir fikrimiz yok, ancak iyi hissetmek hoşumuza gider. Sorun şu ki bu tatmin duygusunu yaşamak için dıştan bir eyleme veya materyale ihtiyaç duyuyoruz ve bu her seferinde tükenen ve değişen bir şeyler oluyor. Bu durum da bizleri süregelen bir takip haline sokarak sürekli bir arayışa neden oluyor.
İnsan dünyevi tatmin hissini dış etkenden yaşayabilmeyi para, zenginlik, aşk, heyecan, çocuk, başarı, spor, kazanmak, müzik, sanat, bilim vs. yoluyla kendi ilgi alanına göre şekillendiren bir varlıktır. Ancak, bunlar da tatmin olduğu an yeni bir tatmin arayış süreci kendiliğinden tekrar başlar. İşte meşhur Brad Pitt bile bu aşamada hayatının sıkıcı olduğundan bahsedebiliyor. Tatminin dış etkenlere bağımlı kalması da bu riski giderek artırmaktadır.
Dinlerin insana katmak istediği en önemli olay ahlak yanında iç huzur ve tatminin de insanın kendisinden olduğudur. Bu bağlamda sokaktaki ihtiyaçlı küçük bir çocuğun yüzünde gülümsemeye sebep olmak bizlere içten gelen huzurlu bir tatmin hissi verebilmektedir. Aynı şeklide yaralı bir sokak hayvanına göstereceğimiz ilgi ve bakım da benzer bir içsel tatmine yol açabilmektedir. İhtiyaçlı kimselere yardım, doğal afetlerde katkı, hastalıkta arkadaşlık, ailede güven vb. birçok farklı örnek kendi içimizden gelen tatmin duygusunu pekiştirmekte ve bizleri bir nebze olsa da dıştan sağlanan tatmin unsurlarından uzaklaştırabilmektedir. Bu potansiyel herkesin içinde var, önemli olan buna yönelmektir.
Hayat’tan sıkılmak bir his olabilir ancak tatmin olarak yaşayıp göçmek kimsenin ve hiçbir şeyin bize verebileceği bir şey değildir. Tatmin kendi içimizde ve her an etrafımızı saran bir ışık gibi olmalı ve dıştan içe değil, içten dışa yansımalıdır. Bunu fark edip başarabildiğimiz an hayat sıkıcı olmaktan çıkar daha hoş, huzurlu ve manalı bir hal alır, belirli oranda tatmin hissini duyabiliriz.
Buna rağmen unutmamalıyız ki mutlak tatmin hiçbir zaman ulaşılamayacak hoş bir hedef olarak önümüzde kalacaktır.
Dr. Bilinç Dolmacı
Comments