Girişimcilik veya bir yeni (startup) iş fikrinde genelde ilk soru bunun hangi soruna çözüm bulduğu yönünde olur. Teorik olarak bu sorunun birçok haklı gerekçesi vardır. Pratikte de söz konusu girişimin ticari başarıya ulaşması için de bu unsurlar çok destekleyici olur. Buraya kadar her şey normal görünür. Ancak, yeni bir girişim sadece var olan bir sorunu çözmek için mi olmalıdır? O zaman yenilik heyecanı nasıl sürekli kılınır ki…
Akılcı bir bakış açısıyla konuya yaklaşmak daha doğru olacaktır. Bir girişimcinin fikrine, kaç kişinin ihtiyacı var, neden kullansınlar vs. gibi doğru ama peşin hükümlü sorularla yaklaşmak yenilikçilik/mucitlik ruhunu bastırır kanaatindeyim.
Örneğin, cep telefonunun icadı bile zamanında ve öncesinde akılda olmayan bir ihtiyaca bağlı sorunu çözmek için değil sadece yenilik için yapıldığı yanılsamasına yol açmadı mı? Bunun dokunmatik ekranı olmaması gibi küresel bir sorunu mu yaşıyorduk? Yenilikçilik ve icatlar, zamanının sorununu değil gelecekte ihtiyaç olacakları şimdiki zamanda çözen yaklaşımlardır. Nasıl geçen zaman, esasında bunun mobil iletişim sorununu çözen bir araç olduğunu bize kabul ettirdi, diğer yandan da algılamadığımız bir soruna yönelik sunulan çözümü ise yenilik olarak yorumlamamızı engellemedi. İşte kritik nokta tam da budur!
Yeni girişimleri kalıplaşmış yöntemler dahilinde değerlendirmek mevhumun bir bacağını eksik bırakmak olur. Ticari, ekonomik ve operasyonel kaygılar tabi ki sorgulanacaktır, ama bunların teknik nedenlerle büyük resmi kaçırmamıza neden olmasını da engelleyebilmemiz lazım… Esas yaratıcılık yaratıcı düşünce ile ortaya çıkar! Başkalarını taklit sadece benzer ürünler çıkarır.
İşin özünü anlamak, hatta girişimciye iş fikrinin gelişmesi için katkı koymak sorgulamaktan daha zor görünebilir! Ancak, bizleri diğerlerinden farklı kılacak olan ise böylesi bir bakış açısına sahip olmaktır.
Aksi takdirde aynı şeyleri sorup benzer yorumları yapar dururuz! Girişimcilik ve yenilikleri heyecansız bırakma lüksümüz yok…
Dr. Bilinç Dolmacı
Comments