Dünyamız tarih boyunca insanoğlunun merak ve araştırma dürtüsü ile gelişerek günümüze gelmiş, hatta geçmiş yüzyılda daha öncekilerinden daha büyük ilerleme göstermiştir. Bu gelişme teknik alanlarda, haberleşmede, iletişimde, mühendislikte ve mimari de oldukça ön plana çıkmaktadır. Tüm bu gelişime rağmen yaşayan insanın mutluluk düzeyi aynı oranda ilerlememiştir. Çeşitli ülkelerde görece daha fazla ilerleme yaşanmasına rağmen dünya nüfusu ortalamasına göre bu ilerleme çok fazla değildir. Bunu anlamak için güncel haber kanallarını izlemek yeterlidir. Bence bunun esas nedeni bu gelişimlere rağmen ideolojilerin aynı oranda gelişme kaydedememiş olmasıdır.
Örneğin ekonomide liberal görüş ile Keynesian çarpışmış, liberal görüş neoliberal olarak ilerlemiş sonra new classic vs. olmuş ama yine de krizler kaçınılmaz olmuş ve Keynesian öğretilerin bazıları ile sentez yoluna gidilmeye çalışılmıştır. Son on yıldır ülke ekonomileri bileşik model üzerinden yürütülmeye çalışılsa da ortaya net ve tutarlı yeni bir model konamamıştır. Yani bu alandaki ideolojinin esasları yirmi, otuz yıl önceki öğretilere dayanarak kaplumbağa hızından ilerlemeye çalışıyor. Sağlık özelleştiriliyor ama devlet kontrolü ve sigortası elden bırakılamıyor, model üzerinde tartışmalar sürüp gidiyor. Eğitimde birçok ileri örnek olmasına rağmen dünya nüfusu etkin ve verimli bir eğitimden uzakta ve gençler mevcut dünya sistemine kanalize olma yolları arar durumda kalıyor. Politik birliktelikler, birlikler çatırdıyor, BM etkisi azalıyor, dünya bütünleşmeden çok ayrışmaya doğru gidiyor ama yönler de belirsiz kalıyor.
Bence tüm bunlar insanın belirli ideolojilere göre olayları yorumlama eğiliminden kaynaklanabilir. Yani biz, karşımıza çıkan bir olayı veya konuyu bilinçaltımızda tercih ettiğimiz bir hayale/prensibe göre yorumlayıp bir sonuca ve yargıya varmaya çalışıyoruz. Halbuki bilmeliyiz ki öğretilen, geliştirilen veya sonradan edinilen ideolojiler bu dünya hayatından doğmuştur. Hayatta hiçbir şey statik değil, dinamiktir. Dolayısıyla, dünya hayatı içerisindeki yaşanmışlıklar ve gerçeklere bakmak, irdelemek ve neden-sonuç ilişkisi ile kendi ideolojimizi oluşturabilir olmalıyız! Böylelikle evrimle beraber değişen, gelişen ve ilerleyen ideolojiler geliştirmeyi başarabilmeli ve sağlık, eğitim, ekonomi, sosyal yaşam, güvenlik, refah vb. her halde bunların yansımasını da dünya nüfusuna hayatın her alanında hissettirebilmeliyiz. Aksi takdirde kararsızlık, zig zaglar, artan sorunlar ve de en önemlisi karmaşıklaşan problemlerle daha fazla karşılaşabiliriz ve bu durum insanlık için olumlu olmaz. Biz yapamasak bile ideolojik evrimi belki yapay zeka bizim için başarabilir.
Dr. Bilinç Dolmacı
Comments