top of page

İkna edenler ve edemeyenler


İkna hayatımızın her alanında kullandığımız tekniklerden biridir. Yaşam ikna edenler ile edemeyenler arasında bir çekişme ile devam eder. İkna edebilenler sivrilmekte ve daha ön planda olmakta, edemeyenler ise haklı oldukları konularda bile dertlerini anlatamamaktadır.


Bence ikna olmanın bireyin bilinç altındaki arzuları ile ilişkisi var. Her ne kadar mantık çerçevesinde bir muhakeme ile karar vermeye calışsak da ikna olup olmamamız sonunda kendi isteğimize göre şekillenir. Büyük şirketler bunu bildiğinden pazarlamada şuur altına hitap eden istek uyandıracak nörobilim tekniklerini kullanırlar. Farkında olmadan kendinizi ikna olmuş bulursunuz.


İletişim ilmi de algılar üzerinden harekete yönelmektedir. Günümüzde algıyı yönetebilenlerin daha ikna edici olduğunu görmekteyiz. İknanın kritik noktası mantıksızlık altında dahi bir mantık yattığı izlenimi ile kişilerin bilinç altı isteklerine dokunmaktır. Bunu başardığınız sürece ikna şansınız artacaktır.


İlginç olan rekabet dünyasında böylesi bir ikna sürecinin çıkar uğruna da acımasızca kullanılabilmesidir. Örneğin, bir erkeğin kıza çıkma teklifinden önceki süreçte yaşananlar gerçek olduğu sürece daha manalıdır, ancak bunların %100 gerçekliği veya doğruluğu ikna olma aşamasında %50 etken olabilmektedir. Bu da yukarıdaki tespiti teyit eder.


Dolayısıyla, insan olmanın özelliklerini hiç bir zaman unutmadan akıl ve mantığın yanında algı, gizli arzular ve duyguların da iknada etkili olacağını bilmeliyiz. Ancak, kendimizi ikna etmeyenin başkasını ikna etmesinin de bir başarı olmadığını bilerek her zaman gerçeğin, doğrunun ve etik kuralların yanında olmayı benimsemeliyiz. Zaten İnsan saf özünü koruyarak daha ikna edici olur...


Dr. Bilinç Dolmacı


5 görüntüleme

Comentários


Hero image.png

Blog
İş İçin İçgörüler

bottom of page