Yerli üretim, yerli sanayi, yerli ekonomi, milli varlık konuları ilk aşamada kulağa hoş gelen konulardır. Ekonomik ve dışa bağımlılık açısından doğru olabilecek unsurlar içerir. Kaynakların en optimum şekilde kullanılarak katma değer yaratılması ve ekonomik kıymetlerin gelişmesi açısından da önemli olur.
Ancak, dışa kapıları kapalı tutarak bu modeli geliştirmek ne kadar sürdürülebilir? Esasında bu yeni bir konu değil, geçmiş iki yüzyıl zarfında dünya tecrübeler yaşamıştır. Özellikle 1930lar Almanya'sı, büyük buhran sonrası ekonomik aktiviteyi devletçi yerel ekonomi vurguları yaparak geliştirmiş ancak dışa kapalı aşırı milli politikaları sonucu ülkeyi mahvetmeye kadar gitmiştir.
AB'nin kuruluşu, demir çelik işbirliği ile karşılıklı fayda ilkesine bağlı gelişmiş, ekonomik birlik ve belirli oranda siyasi birlik haline evrilmiştir. Kırk yıllık sürede gümrüksüz ticaret, ortak pazar, serbest sermaye ve emek hareketi ve sınırları kaldırılmış ülkeler bir birleriyle bir şekilde entegre olmuşlardır. Bu durum sosyal ve ekonomik hayatta kendisini olumlu yansıtmıştır, öyle ki UK çıkışının nasıl olacağını bile çözememiştir.
2000'lerden sonra kendini yenileyemeyen eko-politik sistemler, savaş boyutundaki sorunlara çözüm bulmaktaki acizlik, küresel olmaktan çok ulusal olgulara odaklanma vs. gibi sebeplerden dolayı dönüşüm duraksama yaşamış ve çeşitli kafa karışıklıkları da oluşmuştur. ABD bile 2020'de ırkçılığı tartışır durumdadır. Corona, bunun üzerine beklenmedik bir anda dünyaya ikaz vermiş ve her şeyin tekrardan sorgulanması için uyarmıştır.
Şimdi yerli ve milli ekonomi odağı ile kapalı kapılar ardında bir ekonomik model nasıl gelişecek? benim bu hususta kafam karıştı...
Serbest ticaret, ortak pazar, serbest ekonomi, özgür tüketici tercihi, karşılıklı fayda ilkeleri nolacak?
Yerli ürünümüz turizm ve eğitim ise turist ve öğrenci dışarıdan gelmeli, üretimde ham madde en uygun fiyatla dışarıdan alınmalı, ürettiğimizi dışa ihraç etmeli, gümrükleri aşarak ticareti geliştirmeli, dış nüfuslara kendimizi pazarlayabilmeli, uygun alan ve şartlarda dış yatırım almalı, bir şekilde uluslararası sistemlere kanalize olmalı ve KENDİ İÇİNDE DEĞİL, Kendine Yeten Ülke olmalıyız. Ama, hissiyatım bunu başarmanın çok daha akılcı ve pragmatik düşünceler geliştirmekle olacağını söylüyor.
Dr. Bilinç Dolmacı
Comentários