Bebeğin hayatı ve öğrenimi merak etmek ile başlar. Önce dudakları sonra el ve gözleri ile sürekli meraklı olan bir beyin çok karmaşık bir gelişim yapısıyla 5-6 yılda öyle bir gelişim gösterir ki şaşarsınız. Ancak ilerleyen yaşlarda merak etme içgüdüsü giderek azalabilir. Ender kişilerde bu duygu o kadar güçlüdür ki bir dahi ve bir mucit haline gelebilirler.
Esasında bilim yapmak da bir çeşit merakla gelen sanattır. Yeni bir şeylerin keşfi hem heyecan hem de motivasyon olarak maddi biçimde ölçümlenemeyecek sonuçlar doğurur. Bunun da temelinde merak etmek yatar.
Her konuda her şeyi bilmenize imkan yok. Ancak merak edeseniz belirli bir ölçüde, uzmanlık seviyesinde olmasa da o konu hakkında bir farkındalığınız oluşabilir. Tabi ki bu bilginizi veya düşüncenizi yetkinlik sahibi bir uzmana karşı kullanmaya da kalkmamak lazım...
Önemli olan etrafınızdaki olaylar ve konular karşılığında belirli bir farkındalık seviyeniz olmasıdır. Hiç bir konu ile ilgilenmeyen tamamen pasif insanlardan oluşan bir toplum yarı gücünü kaybetmiş demek olur. Dinamizm azalır, gelişim yavaşlar.
Merağınızı olumlu yönlere yönlendirmek, kişisel kapasitenizi artırmak hem zevk vericidir hem de süreklilik sağlanmasını yol açar. Öğrenme merakı bireysel gelişim için en büyük itici güçtür. İnsan öğrendikçe daha fazla öğrenmek ister, motivasyonu ve yorum kapasitesi artar, daha kapsamlı düşünme ve anlama sağlar. Hayat’tan daha çok zevk alır ve topluma daha verici olur, uzun vadede bireysel gelişim toplumsal gelişime yansır.
Merak etmekten vazgeçmeyin, alçak gönüllü ve ölçülü olmayı unutmadan merağınızı olumlu konulara yönelendiriniz. Çocuklarınıza bu özelliği aşılayınız. Merak eden çocuk her zaman zekasına ve mantığına güvenerek daha güçlü ve kapsayıcı hislerle daha dikkatli kararlar alacaktır, insanlığın gelişimine bir damla kadar da olsa katkı yapacaktır.
Dr. Bilinç Dolmacı
Comments