Yaşanan gelişmelere ve tartışmalara baktıkça geçmişte paylaştığım birkaç yazı aklıma geldi ve düşündüm:
2008 krizinden sonra Dünyanın Eko-Politik Model arayışını irdeleyen bir yazıda genel olarak ekonomide keynesian ve liberal öğretilerinden bir senteze doğru gitmekte olduğumuz tartışılıyordu...
Daha sonra aklıma gelen diğer sorulara Etik Liderlik İhtiyacı yazısında çözüm aramıştım:
Burada dünyanın ihtiyaç duyduğu liderliği "etkin, proaktif ve sürdürülebilirlik sağlayan etik liderlere olan ihtiyaç" şeklinde tabir etmiştim.
Bu sırada İsteyerek Değil, Değer Yaratarak Kazanmak! yazısında da:
"Karşılıklı fayda, uzun vadede verimlilik artışı ve sürdürülebilirliğe" vurgu yapmıştım.
Sonra Çevre aklıma takılmış ve bu konuda Çevre içinde olduğumuz durumdur bir Sektör değil! diyerek çevreden izole olmamızın imkansız olduğunu ve "en akıllı yaratılanlar olarak biz insanlar yaratıldığımız çevreye duyduğumuz hassasiyet ve önem oranında daha sağlıklı bir gelecek yaşayabiliriz. Aksi, zaten logaritmik artan çevre sorunları ile bir hüsran olur" demiştim.
Merağımızı Ne Zaman Kaybettik yazısında:
Düşünmeyi unuttuğumuzu, verilen sistemleri kabul ettiğimizi, araştırma, sorgulama ve teyitten kopuk nesiller geliştiğini irdelemiş ve "merak etmek, araştırmaktan ve kavrayarak öğrenip ilerlemek" vurgusunu yaptıydım.
Sonra fark ettiğim bir unsur Sağlam Olmaya Çalıştıkça Kırılıyoruz olmuştur. Yani bireysel bekaya odaklandığımızı, "yaşam mücadelesi ve hedeflerimiz için uğraşırken kendimiz gibi başka insanlarla iç içe olduğumuzu unutmamak, ahlakın ve insan olma özelliklerinin gereğini yerine getirmek" demiş ve "Aksi takdirde kendimiz sağlam olmaya çalışırken içten kırılmakta olduğumuzu fark edemeyiz ve herkes yapraklar gibi ayrı yerlere savrulur durur." diye eklemiştim.
Ocak ayında İdeolojik Evrim Sıkıntısı yazısında:
dünyadaki her alandaki ilerlemeye rağmen dünya nüfusuna yansıyan ilerlemenin geride kaldığını ve "evrimle beraber değişen, gelişen ve ilerleyen ideolojiler geliştirmeyi başarabilmeli ve sağlık, eğitim, ekonomi, sosyal yaşam, güvenlik, refah vb. her halde bunların yansımasını da dünya nüfusuna hayatın her alanında hissettirebilmeliyiz. Aksi takdirde kararsızlık, zig zaglar, artan sorunlar ve de en önemlisi karmaşıklaşan problemlerle daha fazla karşılaşabiliriz" demiştim.
Mart başındaki Çivisi Çıkmadan yazısında:
Entellektüel seviyeye rağmen insanoğlunun verdiği bilinçaltı ilkel refleksler olduğu ve farkındalık sorunumuz olduğunu "yani herkes bir dünya vatandaşı ve sorumluluğunda olduğu zaman belki medeniyetteki evrimimiz biraz daha ileri gider, aksi takdirde korkum o dur ki dünyanın çivisi çıkacak…" demiştim.
En Son Corona'nın Getirdikleri ve Götürdükleri yazısında ise:
Yukarıda daha önce yazdığım unsurların hepsini birden hücre bile olmayan görünmeyen bir virüsün nasıl da tokat gibi bir ders niteliğinde karşımıza sunduğunu yazmıştım ve eklemiştim "gerekli dersleri almalı ve sorumlu davranmayı, etik ve adil olmayı, bencilliği bir yana bırakıp tüm insanlık için uğraşabilmeyi ve küresel dengeyi sağlayacak yeni nesil bir yönetimi başarabilmeliyiz. Aksi takdirde bir sonraki ders çok daha ağır ve acı bir kriz olacak!".
Bugün düşününce tüm yazılanların bir bütünlük içerisinde topyekun bir sorun olarak karşımızda birleştiğini ve diğer unsurlarla CORONA adı arkasında saklandıklarını anlıyorum... Politik ve ekonomik sistem krizde, çevre ve sağlık ortada, etik ve sürükleyici liderler tarihte kalmış, dünya küreselleşirken insanlar bireyselleşmiş, merağımızı kaybedip yeni bir ideoloji bile tartışılmamış, dünya için farkındalığımızı artırmak yerine körleşmişiz ve Corona'dan tüm bu dersleri almakta zorlanıyoruz.
Şimdi herkes Corona'dan sonra hiçbir şey aynı olmayacak diyor. Ama ben yukarıda yazdıklarımı düşünüp neyin nasıl aynı olmayacağına somut örnek ve öneri göremiyorum? İşte, krizden alacağımız ders bu sorumun altını doldurmakla başlayacak...
Dr. Bilinç Dolmacı
Comments